Pablo Neruda'dan bir şiir
Bugün nette dolaşırken karşıma Pablo Neruda'nın orijinal adı "Me Gustas Cuando Callas" olan ingilizce çevirisi "I Like You When You Are Quiet" şeklinde yapılmış şiiri çıktı. Onu sizlerle paylaşıp, akabinde de ingilizcesinden yapmaya çalıştığım çevirisini ekliyorum. suyunun suyu çeviri için şimdiden özür diliyor ve ilk fırsatta ispanyolca öğrenip ispanyolcasından yapacağım çevirisini koymaya söz veriyorum...(böyle de iddialıyım hani)
Me Gustas Cuando Callas
Me gustas cuando callas porque estas como ausente,
y me oyes desde lejos, y mi voz no te toca.
Parece que los ojos se te hubieran volado
y parece que un beso te cerrara la boca.
Como todas las cosas estan llenas de mi alma
emerges de las cosas, llena del alma mia.
Mariposa de sueno, te pareces a mi alma,
y te pareces a la palabra melancolia.
Me gustas cuando callas y estas como distante.
Y estas como quejandote, mariposa en arrullo.
Y me oyes desde lejos, y mi voz no te alcanza:
dejame que me calle con el silencio tuyo.
Dejame que te hable tambien con tu silencio
claro como una lampara, simple como un anillo.
Eres como la noche, callada y constelada.
Tu silencio es de estrella, tan lejano y sencillo.
Me gustas cuando callas porque estas como ausente.
Distante y dolorosa como si hubieras muerto.
Una palabra entonces, una sonrisa bastan.
Y estoy alegre, alegre de que no sea cierto.
I Like You When You Are Quiet
I like you when you are quiet because it is as though you are absent,
and you hear me from far away, and my voice does not touch you.
It looks as though your eyes had flown away
and it looks as if a kiss had sealed your mouth.
Like all things are full of my soul
You emerge from the things, full of my soul.
Dream butterfly, you look like my soul,
and you look like a melancoly word.
I like you when you are quiet and it is as though you are distant.
It is as though you are complaining, butterfly in lullaby.
And you hear me from far away, and my voice does not reach you:
let me fall quiet with your own silence.
Let me also speak to you with your silence
Clear like a lamp, simple like a ring.
You are like the night, quiet and constellated.
Your silence is of a star, so far away and solitary.
I like you when you are quiet because it is as though you are absent.
Distant and painful as if you had died.
A word then, a smile is enough.
And I am happy, happy that it is not true.
(kaynak: http://thue.stanford.edu/jacquie/callas.html)
ve şimdi benim ingilizce'den yaptığım suyunun suyu çeviri. ikinci dörtlüğe iki alternatif yazdım, ilki daha düz bir çeviriyken parantez içerisindeki çeviride daha çok anladığım ve hissettiğim şekilde yazmaya çalıştım...ve parantez içini daha çok beğendim ama edebiyat çevirmeni olmadığım için takdir size kalmıştır.
Suskunluğundan Hoşlanıyorum
Suskunluğundan hoşlanıyorum bana yokluğunu duyumsatan,
Ve uzaktan duyuyor olsan da beni, sesim erişmiyor sana.
Gözlerin ufka dalmış
Ve bir buseyle kilitlenmiş gibi ağzın.
Ruhumla dolu her şey gibi
Ruhumla dolu her şeyden sen çıkıyorsun
Rüyalarımın kelebeği, ruhumsun,
Ve de bir hüzün kelimesi gibisin.
(Sanki her yeri doldurmuş ruhum
Ve her yerden sen çıkıyorsun ortaya, dolmuş olarak ruhumla.
Rüyalarımın kelebeği, benziyorsun ruhuma
Ve de hüzünbâz bir kelimeye.)
Suskunluğundan hoşlanıyorum ve sanki bana mesafelisin.
Sanki sızlanıyor gibisin, ninnideki kelebek.
Ve uzaktan duyuyor olsan da beni, sesim erişmiyor sana.
Bırak beni sükûnetinde ereyim huzura.
Beni bırak da sessizliğinle bir çift laf edeyim
Bir lamba kadar berrak ve de bir yüzük kadar basit.
Sessiz ve yıldızlarla süslü gece gibisin.
Bir yıldızı anımsatan sessizliğin, o kadar uzak ve yalnız.
Suskunluğundan hoşlanıyorum bana yokluğunu duyumsatan.
Uzak ve ölümün kadar acı verici.
İşte o vakit tek bir söz, tek bir tebessüm yeter.
Ve mutlu olurum, mutlu olurum bunlar gerçek olmadığı için.
İngilizce'den Çeviren: Evren Dağlıoğlu (altına adımı yazacak kadar da ego sahibiyim)
Me Gustas Cuando Callas
Me gustas cuando callas porque estas como ausente,
y me oyes desde lejos, y mi voz no te toca.
Parece que los ojos se te hubieran volado
y parece que un beso te cerrara la boca.
Como todas las cosas estan llenas de mi alma
emerges de las cosas, llena del alma mia.
Mariposa de sueno, te pareces a mi alma,
y te pareces a la palabra melancolia.
Me gustas cuando callas y estas como distante.
Y estas como quejandote, mariposa en arrullo.
Y me oyes desde lejos, y mi voz no te alcanza:
dejame que me calle con el silencio tuyo.
Dejame que te hable tambien con tu silencio
claro como una lampara, simple como un anillo.
Eres como la noche, callada y constelada.
Tu silencio es de estrella, tan lejano y sencillo.
Me gustas cuando callas porque estas como ausente.
Distante y dolorosa como si hubieras muerto.
Una palabra entonces, una sonrisa bastan.
Y estoy alegre, alegre de que no sea cierto.
I Like You When You Are Quiet
I like you when you are quiet because it is as though you are absent,
and you hear me from far away, and my voice does not touch you.
It looks as though your eyes had flown away
and it looks as if a kiss had sealed your mouth.
Like all things are full of my soul
You emerge from the things, full of my soul.
Dream butterfly, you look like my soul,
and you look like a melancoly word.
I like you when you are quiet and it is as though you are distant.
It is as though you are complaining, butterfly in lullaby.
And you hear me from far away, and my voice does not reach you:
let me fall quiet with your own silence.
Let me also speak to you with your silence
Clear like a lamp, simple like a ring.
You are like the night, quiet and constellated.
Your silence is of a star, so far away and solitary.
I like you when you are quiet because it is as though you are absent.
Distant and painful as if you had died.
A word then, a smile is enough.
And I am happy, happy that it is not true.
(kaynak: http://thue.stanford.edu/jacquie/callas.html)
ve şimdi benim ingilizce'den yaptığım suyunun suyu çeviri. ikinci dörtlüğe iki alternatif yazdım, ilki daha düz bir çeviriyken parantez içerisindeki çeviride daha çok anladığım ve hissettiğim şekilde yazmaya çalıştım...ve parantez içini daha çok beğendim ama edebiyat çevirmeni olmadığım için takdir size kalmıştır.
Suskunluğundan Hoşlanıyorum
Suskunluğundan hoşlanıyorum bana yokluğunu duyumsatan,
Ve uzaktan duyuyor olsan da beni, sesim erişmiyor sana.
Gözlerin ufka dalmış
Ve bir buseyle kilitlenmiş gibi ağzın.
Ruhumla dolu her şey gibi
Ruhumla dolu her şeyden sen çıkıyorsun
Rüyalarımın kelebeği, ruhumsun,
Ve de bir hüzün kelimesi gibisin.
(Sanki her yeri doldurmuş ruhum
Ve her yerden sen çıkıyorsun ortaya, dolmuş olarak ruhumla.
Rüyalarımın kelebeği, benziyorsun ruhuma
Ve de hüzünbâz bir kelimeye.)
Suskunluğundan hoşlanıyorum ve sanki bana mesafelisin.
Sanki sızlanıyor gibisin, ninnideki kelebek.
Ve uzaktan duyuyor olsan da beni, sesim erişmiyor sana.
Bırak beni sükûnetinde ereyim huzura.
Beni bırak da sessizliğinle bir çift laf edeyim
Bir lamba kadar berrak ve de bir yüzük kadar basit.
Sessiz ve yıldızlarla süslü gece gibisin.
Bir yıldızı anımsatan sessizliğin, o kadar uzak ve yalnız.
Suskunluğundan hoşlanıyorum bana yokluğunu duyumsatan.
Uzak ve ölümün kadar acı verici.
İşte o vakit tek bir söz, tek bir tebessüm yeter.
Ve mutlu olurum, mutlu olurum bunlar gerçek olmadığı için.
İngilizce'den Çeviren: Evren Dağlıoğlu (altına adımı yazacak kadar da ego sahibiyim)
Yorumlar
Yorum Gönder