Dezenformasyon Nedir?


Dezenformasyon, yanlış veya tutarsız bilgilerin kasıtlı olarak yayılmasıdır. “Kara propaganda”yla anlamdaş olup zaman zaman bu adla da anılır. Sahte belgelerin, el yazmaları ve fotoğrafların dağıtılması veya zararlı söylentilerin ve uydurma istihbaratın yayılması gibi eylemleri içerebilir. Dezenformasyon tabiri; bilginin kasıtsız olarak yanlış olduğu eksik-yanlış bilgilendirme (misinformation-mezenformasyon) kavramıyla karıştırılmamalıdır.

İstihbaratta dezenformasyon, bir düşmanı yanıltmak ve yanlış yere yönlendirmek maksadıyla yanlış bilginin kasıtlı olarak yayılmasıdır. Politikada ise dezenformasyon, adayların zayıf noktalarına yönelik olarak çeşitli imâları temel alan yanlış beyanlar yaymak suretiyle rakibin oy desteğini saptırmak için yapılan kasıtlı eylemlerdir. Her iki durumda da gerçek bilgiyi faydasız kılmaya yönelik bozucu eylemler söz konusudur.




Dezenformasyon yöntemlerine bir rakibin altını oymak maksadıyla iş dünyasında ve siyasette de rastlanılabilir. İnsanları yalan bilgiye ikna etmek için kandırma ve küstah yanlış beyanlarda bulunma eylemleri de dezenformasyondur. (Bu konudaki dünyadan verilebilecek en yakın örnek ABD’deki Enron’un da katıldığı muhasebe skandalıdır. Bunun sonucunda Sarbanes–Oxley kanunu çıkartılmıştır.)

Dezenformasyon, kitlelerin duygusal desteğini hedefleyen geleneksel propaganda ve Büyük Yalan tekniklerinden farklı olarak çelişkili bilgilerle rakibi-hedefi gözden düşürerek veya yanlış sonuçları destekleyerek hedef kitleyi rasyonel seviyede manipüle edecek şekilde tasarlanır.



Kırk Katır Kırk Satır-1 Kontrgerilla ve Ergenekon'u Anlama Kılavuzu Ertuğrul Mavioğlu - Ahmet Işık



Bir başka yöntem de gerçekleri gizlemek veya sansürdür. Fakat bilgi kanalları üzerinde tam bir kontrolün olmadığı durumlarda bu kanalları dezenformasyon maksatlı bilgilerle doldurarak gerçek-doğru bilgiyi boğmak ve kolayca çürütülebilecek birçok yanlış iddialarla rakibin itibarını sarsmak da birer dezenformasyon yöntemi olarak kullanılır.

Genel bir dezenformasyon tekniği de bazı gerçekleri ve gözlemleri yanlış sonuçlar ve yalanlarla karıştırmak (daha argo bir tabirle "sulandırmak") veya gerçeğin sadece bir kısmını bütünmüş olarak sunmaktır.

Soğuk Savaş döneminde dezenformasyon askeri ve siyasi bir taktik olarak kabul görmüştür.

Dezenformasyon tekniklerinin doğası gereği varlığını ve yokluğunu ispatlamak zordur. Hatta dezenformasyonun tanımını araştırmaya kalktığınızda bile dezenformasyona maruz kalırsınız. Halkla ilişkiler, reklam, basın, internet (örneğin forumlar) ve diğer alanlar dezenformasyonun yayılabileceği mecralardır. Özellikle halkla ilişkiler alanı, yapılacak eylemin amacına göre basit bir tanıtım olabileceği gibi bariz bir dezenformasyon da olabilir.

Örneğin özel veya resmi bir kurum hakkında basında olumsuz bir haber çıktıktan bir müddet sonra aynı kurumla ilgili bir sürü olumlu haberin çeşitli basın kanalları vasıtasıyla hedef kitleye sunulması bir açıdan dezenformasyon olarak değerlendirilirken öte yandan “kurumun prestijini korumak” amacı doğrultusunda bir halkla ilişkiler eylemi olarak adlandırılabilir.

Bu konuda serbest piyasadan verilebilecek bir örnek ise tütün şirketleridir. Tütün şirketleri kendileriyle ilgili olumsuz haberleri bastırmak için yoğun bir şekilde mücadele etmektedirler. Öte yandan benzer şekilde fast-food lokantaları da ürettikleri gıdaların ne kadar sağlıksız olduğunu, gerçekleşebilecek gıda zehirlenmelerini ve diğer olumsuzlukları örtbas etmek ve bunların kamuoyuna yansımasını önlemek için benzer dezenformasyon faaliyetlerini yürütmektedirler.




Dezenformasyon artık sadece devletler ve istihbarat örgütleri seviyesinde değil kişiler özelinde yapılabilecek seviyeye kadar inmiştir. Artık bir savaş aracı olmanın ötesinde kişisel çıkarların elde edilmesi amacıyla kişiler arasında da itibar sarsmaya yönelik olarak benzer eylemler yapılabilmektedir.

Tabi bu kadar karmaşanın ortasında istihbarat örgütlerinin ve diğer resmi kurumların yapacağı dezenformasyon faaliyetlerini tespit etmek gittikçe zorlaşmaktadır, zira elde o kadar çok araç olunca bilginin kaynağına da ulaşmak o kadar zorlaşmıştır.

Soğuk savaş döneminde en büyük dezenformasyon kaynakları CIA ve KGB kökenli olup onları MOSSAD izlemektedir. Türkiye’nin 60’lar ve 80’ler arasında geçirdiği dönemde ne tür dezenformasyona maruz kaldığı (en azından hem CIA hem de KGB’nin müdahalelerinin olduğuna kesinlikle inanıyorum), insanların nasıl yönlendirildiği konusunda keşke birileri çalışma yapsa da gerçekler ortaya çıksa.

Bu mücadelenin sonucunda artık dezenformasyonun hangi taraftan kaynaklandığını da tespit etmek çok zordur. İşin enteresan tarafı sağcılar da solcular da kendilerini dezenformasyon kurbanı olarak göstermekte ve yine her iki taraf da dezenformasyon tekniklerini kullanarak kendi olumsuzluklarını gizlemekte ve öteki tarafa saldırmaktadırlar. Bunun neticesinde en başta söylediğim şekilde dezenformasyonun kendisi bile dezenformayon kurbanı olmaktadır.

Peki dezenformasyonla nasıl mücadele edilir? Öncelikle uyanık olmak, edinilen her türlü bilgiyi sorgulamak, mümkün oldukça çok kaynaktan teyit etmek ve her şeyden önce söz konusu bilginin taraflarını incelemek bir ölçüde faydalı olabilir. Burada tarafları yani bilgiyi veren(ler)le bilgiye konu olan(lar) arasındaki ilişkiyi analiz etmek bazen tek başına açıklayıcı olmaktadır.




“Yalan söyleyin mutlaka inanan çıkar.” - Nazi Propaganda Bakanı Göbels


Kaynaklar:
http://en.wikipedia.org/wiki/Disinformation
http://en.wikipedia.org/wiki/Information_warfare

son revizyon: 19 Ocak 2011

Yorumlar

Popüler Yayınlar